Bulut '' Çarpık kentleşme sonucu, kontrolsüzce büyümüş ve maalesef halen de büyümekte olan güzel İstanbul için çoğu zaman olası “Doğu Marmara Depremi ” hakkında, deprem içerikli televizyon programlarında, bilim insanları bile konuşmaktan imtina ediyorlar. Halkı korku ve paniğe itmekten korkuyorlar. Evet böyle de bir olasılık var ama varolan bir gerçeği de sümen altı yapmak ne kadar doğru? Aslında yapılması gerek son derece basit. Gelin birlikte birde bardağın dolu tarafından bakalım. Günümüzde cümlelerimize sızmış bir kavram var “Toksit Pozitiflik” ben bu düşünce yapısına kesinlikle katılmıyorum. Pozitif düşünerek zihni berraklaştırıp, verimliliği arttırmak, bir nevi kişinin kendi doktoru olmasının önüne ket vuruyor. Algı yönetiminin son derece vahşice kullanıldığı bu günlerde, dostlarıma telkinde bulunurken kullandığım bir cümle vardır, kendi karanlığından önünü göremez olma''…İş İnsanı Bulut hani dedim ya çözüm çok basit diye, “Varolan Gerçeği Kabul Et ve Çözüm Yolları Üret” İstanbul gerçeğinin başında; çarpık kentleşme ve sağlıksız yapılar geliyor, cümlesi hepimizin ezberinde. Bilim + Planlama + Denetim = Çözüm Bu formül, işin ehli kişiler tarafından konu başlığı olarak alındığında, emin olun birçok sıkıntı da büyük ölçüde çözüme kavuşmuş olacak. Hali hazırda devam eden kentsel dönüşüm çalışmaları, yeterince denetim mekanizmasına tabi mi? İşletilmeye çalışılan kentsel dönüşüm projelerinin, giriş gelişme sonucu hakkında, çalışan kamu personeli ve vatandaş yeterince bilgilendirildi mi? Yapılarda, geçmiş yıllarda kullanılan, deniz kumu vb vakaları konuşmayı bir kenara bırakıp, çözüm yolları üretildi mi? Türkiye’nin, dünyanın üç büyük deprem kuşağından biri olan Alp-Himalaya Deprem Kuşağında yer aldığı gerçeğini, sokaktaki küçük bir çocuğun bile tüm detayları ile bildiğini varsayarsak “korku” bunun neresinde ? “Genç Nesil” var… Sorunlar belli, çözümler alternatifli. Aslında fazlasıyla konuşulan olaylara, göz ve kulak aşina olur. İnsan bilinmeyenden korkar. Yukarıda verdiğim formül ve yönelttiğim sorular, esasında konun çözümüdür. Bunun tespiti de tamamı ile bakış açısında gizlidir. Ben bir bilim insanı ya da konunun ehli bir uzman da değilim.Ben Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşı, ülkesinin kanayan yaralarına merhem olmaya çalışan bir bireyim. Güzel ülkemde, öylesine muhteşem beyinler var ki, kıyıda köşede kalmış, beni kim dinler ya da ciddiye alır mı veya sesimi nasıl duyuracağım diyen pırıl pırıl bir “Genç Nesil” var… Sorunlar belli, çözümler alternatifli. Haydi gelin o zaman birlikte “Fikirlerimizi, Projelerimizi” paylaşalım.Ben bir vatandaş olarak, “Deprem Gerçeği” konusunda çeşitli çalışmalar, projeler ürettim. Yakın tarihte de tüm Türkiye’de bir çalışma zemini oluşturmayı planlıyorum. Vatanımızın kanayan yaralarından birisine de hep birlikte tampon olalım, merhem olalım. Şikayet etmek eleştirmek yerine, çorbada biz gençlerinde tuzu olsun diyelim… Ülkeye katkı Vatan Borcudur… Muhtaç olduğun kudret damarlarında ki asil kanda mevcuttur (Mustafa Kemal Atatürk)
Genel
Yayınlanma: 29 Ekim 2024 - 14:43
Güncelleme: 29 Ekim 2024 - 16:15
İş insanı Özlem Bulut İstanbul için çözüm çok basit "Varolan Gerçeği Kabul Et ve Çözüm Yolları Üret" deprem ülkemizin gerçeği dedi.
Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu ifade eden Özlem Bulut '' bu gerçeğin, uzun yıllardır konuşulduğu fakat “Deprem Çantası" yapmak veyahut “Kentsel Dönüşüm Projelerinin" bir türlü tam kapasite ile hayata geçirilemediğinin eleştirilerini dinlemekten artık şahsım adına esef duyuyorum. şeklinde konuştu.
Genel
29 Ekim 2024 - 14:43
Güncelleme: 29 Ekim 2024 - 16:15